Türkiye Hakkında Bilinen Yanlışlar

Türkiye Hakkında Bilinen Yanlışlar

Dünyada Türkler ve Türkiye hakkında bilinen yanlışlar ağızdan ağıza dolaşır ve biz doğru kabul edilmiş yanlışları düzeltmek için uğraşıp dururuz.

Avrupa başta olmak üzere ABD ve Uzak Doğu ülkelerinin insanlarının çoğu Türkiye hakkında bilinen yanlışlar konusunu sürdürüp dururlar. Bu olgu daha çok Batı’da geçerlidir. Çünkü tarih boyunca Avrupada yer aldığımız ve genelde savaş üzerinden anımsandığımız için bu yanlışlar kalıcı izler bırakmıştır. 

Bu izlerin sebeplerinin içine din konusu da girer. Hristiyanlığa karşı İslamiyet gibi kıyaslama seviyesine gelmeden hakkımızda doğru bilinen yanlış olguları günlük hayat üzerinden anlatmak daha iyi olacaktır. 

Zaten günlük hayat ve bu hayatın sürdüğü sokaklarla evler aslında dünyanın her yerinde gerçek tarihin yaşandığı, resmi tarihte anlatılanlardan çok daha farklı bulguların ortaya çıktığı, reel ortamlardır. Bu durumda hakkımızda doğru bilinen yanlışların kaynaklandığı yerin Osmanlı saray hayatı imajı olduğunu belirtmek yanlış olmayacaktır.
Türkiye Hakkında Bilinen Yanlışlar

Türkler Harem Hayatı Yaşıyor

Tarihimiz içinde asırlar boyu devam eden harem hayatı Cumhuriyetimizin kurulmasıyla ortadan kalkmıştır ama pek çok Avrupa ülkesinde bu düşünce sürer. Sanat tarihinde konu edilen Oryantalizm- Şarkiyatçılık – Doğu bilimi denilen düşünceler bu yanlış düşünceyi körükler vaziyettedir. 

Osmanlı hanedanı, harem hayatı ve bunların bilerek pazarlanması Avrupanın her zaman ilgisini çekmiş ve gizemli bir yaşam şekli diye kabul edilmiştir. Türk erkekleri istedikleri sayıda kadınla evlenmiyor mu sorusu yakın döneme kadar ülkemizi ziyaret eden turistlerin merak ettiği başlıca konular içindeydi. 

Padişah eşlerinin hayatını anlatan romanlar Batı kültüründe her zaman ilgi çekti ki bu kitaplara Ann Chamberlain tarafından yazılan Safiye Sultan serisi örnek gösterilebilir. Oysa Türkiye 4 Ekim 1926 tarihinde kabul edilen medeni kanun (743 saylı yasa) ile yönetilen bir ülkedir. Peki Türkiye’de hayat nasıldırOkumak için tıklayın.

Türk Erkekleri Fes Giyer, Kadınları Peçe Takar

Yukarıda örneği verilen Türkiye hakkında doğru bilinen yanlışlar içine fes ve peçeyi de katabiliriz. Ülkemize gelen pek çok yabancının sokaklarda dolaşırken gördüğü modern giyim tarzlarına şaşırdığı bilinir. Hayır, bizim ülkemizde fes ve peçe artık sadece turistik obje olarak kalmıştır. Fakat bu olguyu kolay kolay kıramıyoruz. 

Pek çok ülkede hala Türk deyince akla fes geliyor. Değişik bir örnek olarak dünyanın öbür ucundaki Turks ve Caikos Adaları’nı verebiliriz. Karayiplerde, İngiltereye bağlı bir adalar topluluğu olan bu yerlerde yetişen bir kaktüs cinsinin üzerinde fese benzer kırmızı bir çiçek açar, adanın ismi de buradan gelir. Ama sonuçta dünya üzerinde döner dolaşır, Türkiye ve fes imajını güçlendirir.

Türkiyede Şiş Kebap ve Lokum Yenir

Türkiye hakkında bilinen yanlışlar içine üzülerek şiş kebap ve lokum ikilisini de ekliyoruz. Şiş kebap, rakı ve lokum başka ülkelerin ağız tatlarını denemek isteyenler için fikir verici bir cümledir ama Türk mutfağına dair bir genelleme yapmaz. Aksine bahsettiğimiz o gerçek hayatın sürdüğü evlerde şiş kebap fazla pişmez, lokum misafir geldiği zaman ortaya çıkar.

Buna karşın Türk mutfağı lezzetine kimsenin karşı koyamadığı hamur yemekleri, Akdeniz ülkelerine özgü zeytinyağlılar ve yoğurt ile esas ruhunu kazanır. Hamur yemekleri aynı zamanda ekonomik olduklarından normal nüfus içinde çok daha fazla tüketilir. 

Sözün burasında bir lezzet kıyaslaması bile yapılabilir. Bizim hemen her evde pişen tarhana çorbası aslında sulandırılmış bir hamur yemeğidir ve örneğin İspanyol mutfağında geçen Gaspaccio isimli soğuk çorbadan çok daha lezzetlidir. (Damak zevki tartışılmaz diyenlerin hakkını burada tabii ki saklı tutuyoruz.) Anlatılmak istenen Türk mutfağının şiş kebap ve lokum ile sınırlandırılamayacağıdır. Üzülmek gerek, çünkü bu ikili aslında doğru veya yanlıştan öte, muhteşem lezzetlerdir.

Söz mutfak kültüründen açıldığında ay çöreğini de Türkiye hakkında bilinen yanlışlar listesine ekleyebiliriz. Yarım ay biçiminde olan ve kruvasan tadıyla Avrupa ülkelerinin kahvaltılarında bolca yer alan ay çöreği aslında Türkler tarafından yaratılmadı. 1683 yılında sonuç alınamayan İkinci Viyana Kuşatması sonrası Osmanlı ordusundan kurtulmanın şerefine Viyanalı fırıncılar tarafından ilk kez üretildi.  Hilal şekli de biz onları yedik” anlamını veriyordu. Bu düşünceler artık dört buçuk asır öncede ve günümüzde hiç de hatırlanmayan padişah IV. Mehmetin kişisel hırslarında kalmıştır.

Türkler Barbardır

İşte hakkımızda en çok can yakan imaj budur. İlk cümleden beri bahsedilmeye çalışılan Türkler tarihte hep savaştılar, her tarafı yakıp yıktılar düşüncesinin net sonucu olan bu inanışın aksine Türkler son derece misafirperver ve cana yakın insanlardır. Ülkemize gelen pek çok turist aslında daha ilk günden bu sıcakkanlılığı fazlasıyla hisseder, hatta fazla ilgiden bunalır bile. 

Ne barbarlığı, biz artık yabancılara satış yapmak için şakır şakır İngilizce öğrenen ve bu konuda sudan ucuz – cheaper than water diye olmayan bir deyim üretmiş insanlarız. Biz Cumhuriyet ile birlikte Peace in Home, Peace in the World – Yurtta Barış, Dünyada Barış” sözünü kabul etmiş ülkeyiz.

Türkiye Bir Arap Ülkesi Değildir, Türkler Deveye Binmiyor

Gene  kurtulamadığımız imajlardan biri budur. Türkiye ne bir Arap ülkesidir ne de Ortadoğu ülkelerinin şeriatla yönetilen ülkelerine benzer. Türkiye anayasasına laiklik ilkesini geçirmiş bir ülkedir ve sözü edilen ümmet toplumlarından farklı olarak vatandaşlık kavramını kabul etmiştir. 

Ayrıca deve sadece bazı yerel festivallerde yapılan güreşlerde kalmış, turistik bir hayvandır. Deveye binmeyi kimse düşünmez bile, biz aksine elektrikli araç teknolojisine geçmeye çalışıyoruz. Ülkemizde trafiğe kayıtlı kara taşıtının sayısı bu yılın başında 24 milyon olarak açıklandı. Otomotiv işi ekonomimizin en gelişmiş sektörlerinden biridir. Türkiye hakkında bilinen yanlışlar içinde Arap ülkesi olmadığımızın altını vurgulayarak çiziyoruz. Peki “Türkiye nasıl bir ülke?” Okumak için tıklayın.

Türkiyede Fiyatlar

Türkiye ucuz ülkedir sözünü ise ne yazık ki kabul ediyor ve Türkiye hakkında bilinen yanlışlar içine dahil edemiyoruz, aksine bu algı doğrudur. Özellikle Türk turizm sektöründe fiyatların Avrupa ülkelerine göre çok ucuz olduğu bellidir. Bu, ülkemizin yüzünü eskiten ve turizme yönelik kaynaklarımızı heba ettiren bir gerçektir. 

Aynı biçimde Türkiyede işgücü ucuzluğu da vardır. Orada vergiler az ve “Türkiyede neredeyse bedavaya tatil yapabilirsiniz” sözü yabancı yatırımcılar ve uyanık turistler açısından doğrudur. Kış aylarını geçirmek için ülkemize gelen ortalama emekli turist profili sözün ispatıdır. 

Bunun ekonomik sonuçları ise konumuz dışındadır. Ama gerçek hayatı (ve gerçek tarihi) yaşayan sokaktaki insanımız bunlardan fazlasıyla etkilenmektedir. Yabancı bayraklı teknelerin Türkiyede kalmaları veya tekne sahibi Türk vatandaşlarının yabancı bayrak ile Türkiye sularında dolaşmalarını düzenlemeye yönelik Damga Vergisi Kanunu bu ucuzluğu dengelemek için yeniden yapılandırılmaya çalışılıyor.

Türklere Her Zaman Sorulan Diğer Saçma Sorular

Türkiye hakkında bilinen yanlışlar hakkında sürekli bahse konu olan diğer sorular da vardır;

  • Siz Arapça konuşmuyor musunuz demek,
  • Sarışın bir Türk’e “ Sen neden siyah saçlı değilsin, Türk olduğundan emin misin” diye sormak,
  • Türkiye’nin başkenti İstanbul değil mi diye yalan yanlış bilgi sahibi olup konuşmak,
  • Türklerin hepsi bıyıklı değil miydi diye şaşırmak,
  • Avrupa’dan Asya’ya veya Asya’dan Avrupa’ya geçerken pasaport gösterilmiyor mu, nasıl geçiyorsunuz diye merak etmek ve
  • Sizin padişahınız yok mu diye irkiltici bir soruyu sormak bu saçma konular içindedir.

Yorumlar

mood_bad
  • Henüz yorum yok.
  • Yorum Yap